Düşmerim Dediğim

Karanlık sarmış dört yanımı ne tutacak dal ne de bir ses görüyorum. Yalnızlığın içime girdiği şu sıralar hayal kurmayı bir yana bırakıp huzuru arar oldum. Sadece içimde bir acı vardı. Teşhisini bile koyamadığım bir acı. Oysa bu hayatta teşhisi konulmayan bir şeyin ilacı olmaz ki bu imkansız hayat felsefesinde. Şimdi uzaklarda bir yerde olmalı anılar. Dur bi avuç daha alayım anılarımdan demeden yok oluyor anılar. Geçmişte kalıyor her şey.  Ne ben anlam verdim zaman betimlemesine ne de zaman beni bağladı kendisine. Düşmerim düşmerim senin yokluğunda bitmeyen kelimeler doğdu sol yanıma. Sanma ki gözlerim başka baharlarda. Ah be düşmerim bir dön şu yüzümün çiziklerine
sebep olan yokluğuna bak. Viraneye dönmüş düşler besliyorum uykumda. Kitapların ön sözünde sana dair bir yazı olmamasına seviniyorum oysa nedense hep son yapraklar senin yokluğunu bana hatırlatıp duruyor.
Düşler gezisinden mi gelmiştin sen düşmerim. Ben uykuyu sevmiştim senle,yaşamayı,gülümsemeyi hatta kötü sesimle şarkı söylemeyi sevdim. Ne fark eder onun yokluğu diyen bir nesil var etrafımda. Ne onlardan kaçacak bir dünya ne de sığınacağım bir liman var. Kaybolmayı denedim geçenlerde kaybolduğum yerde bile sen varsın düşmerim. Sırf bu yüzden kaybolmadığımı düşünüyorum. Korkuyorum bana attığın gülüşlerin altındaki yüzün sana ait olmamasından. Öyle düşünmezdin ama zamanla hayat bunu da öğretti. İnsanlar maske taşıyor yanında bedava sonuçta. Karakterlerini örtüyorlar maskeyle. Ben senin bedenine saplanmış ruhuna aşığım ben düşmer. Şimdi ben denize atacak oltası olmadığı için umutlarını atan bir balıkçıyım. Sense beni içine hapseden bir kör kuyu.
                                                      Mehmet Hayri Yıldırım  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Ne İle Yaşar 'Tolstoy' (kitap özeti)

Blogger Kendi Sayfa Görüntüleme İşlemlerinizi İzlemeyin Sorunu

Ekmek Parası